Kronik kalp yetmezliği, daha önceden geçirilmiş olan kalp krizi, kalp kası hastalığı, uzun dönemdir devam eden kapak hastalığı gibi nedenlere bağlı olarak oluşan kalp yetmezliğidir. Vücudun ihtiyaçlarını karşılayacak kadar kanı pompalayamayan kalbin, kalp yetmezliği yaşadığı söylenebilir. Günümüzde kalp krizine bağlı ölümler azalırken, kalp yetmezliğine bağlı ölümlerde artış olmaktadır. Kalp yetmezliği olduğunda, sol karıncık pompalama görevini yapamaz hale gelir. Sol karıncık oksijenden zengin olan kanı tüm vücuda pompalamaktadır. Sağ karıncık ise, oksijenden fakir olan kanı oksijenlenmesi için akciğerlere göndermektedir. Kalp kasını etkileyecek çok sayıda hastalık kalp yetmezliği gelişmesine neden olabilir.
Kronik kalp yetmezliğinde oluşan yakınmalar
Vücudun ihtiyaçlarını karşılamak için sol karıncığın yeterli kanı pompalayamaması halinde, bir çok organ görevini yerine getiremez. Beyne, kaslara ve böbreklere yeterli kan gitmediğinde, halsizlik ve güçsüzlük görülür. Sol karıncık görevini yerine getirmediğinde, kan akciğerlere geri kaçabilir. Bu durumda nefes almak güçleşir. Dinlenme zamanında bile, hastalar nefessiz kalabilir. Sağ karıncık görevini yapmadığında, kan toplardamarlara geri gider ve dokulara sıvı sızması olur. Bu durumda vücutta şişme etkisi görülebilir. Ayrıca akciğerlerin çevresindeki boşlukta, karın ve akciğerlerde sıvı birikebilir. Kalp yetmezliğindeki belirtilerin şiddeti farklı olabilir. Bunlar aniden gelişebildiği gibi, zaman içinde ilerleme gösterebilir. Vücuttaki diğer organlar bundan etkilendiğinde, kalp yetmezliği belirtileri daha şiddetli yaşanabilir.
Kronik kalp yetmezliği tanı yöntemleri
Rahatsızlığın tanısında ekokardiyografi sayesinde kalbin pompalama ve kasılma fonksiyonuyla ilgili bulgular kesin olarak belirlenebilir. Normalde sol karıncığa gelen kan miktarının ne kadar bölümünün vücuda pompalandığını gösteren ejeksiyon fraksiyonu (EF) 50-70 arasında olmalıdır. Bu değerin 50 nin altına inmesi halinde kalp yetmezliği tanısı konur.
Kronik kalp yetmezliğinde ilaç tedavisi
Hastalığın tedavisinde kullanılan idrar söktürücü ilaçlar, böbreklerin daha fazla idrar üretmesini sağlayarak vücutta fazla su tutulmasına engel olur. Bu ilaçları kullanan hastalar düzenli olarak takip edilerek, vücutlarındaki potasyum seviyesi ölçülür. ACE inhibitörleri gibi ilaçlar tedavide önemli bir yere sahiptir. Bu ilaçlar hastaların uzun dönemde sağ kalmasına yardımcı olur. Kalbin kan pompalamasına yardımcı olarak, kalbin stresini azaltır, sıvı tutulmasını önler ve kalp yetmezliğinin ilerlemesine engel olur. Kan damarların genişlemesini sağlayıp, kan basıncının düşmesine neden olurlar. Vücutta zararlı hormonların salgılanmasına engel olurlar. Ancak hastalarda oluşabilecek yan etkiler açısından düzenli takip ihmal edilmemelidir. Bitkilerden elde edilen doğal bir ilaç olan digoksin, kalp kasılmasını güçlendirir. Kandaki digoksin seviyesi devamlı olarak ölçülmelidir. Fazlası ritim bozukluğuna ve kalp atım hızının yavaşlamasına neden olabilir. Beta blokerler ise hastalarda adrenalinin ve kalbin hızlı atmasına sebep olan maddelerin etkisini azaltır. Bu ilaçlar kalbin kan pompalamasını kolaylaştırır, stresini azaltır ve hastalığın ilerlemesini azaltır.
Kronik kalp yetmezliğinde evde yapılabilecekler
Hastalar doktorun önerilerine uymalı ve yaşam tarzlarında olumlu değişimler yapmalıdır. Kalp yetmezliğinin verdiği belirtiler yakından takip edilmelidir. Özellikle efor sonrası meydana gelen nefes darlığı hastalığın şiddetini belirlemede oldukça önemlidir. Bunun ne kadar sürdüğü ve hangi aktiviteler sırasında oluştuğu takip edilmelidir. İnatçı öksürük, gece idrara çıkış miktarı, ayaklarda oluşan şişliğin derecesi, sırt üstü yatarken oluşan nefes darlığı, dinlenme sırsındaki nefes darlığı gibi yakınmalar rahatsızlığın gidişatını belirleyen unsurlardır. Bunların doktorla paylaşılması, tedavinin yönlendirilmesi açısından faydalı olacaktır.
Hastaların düzenli, olarak kilo takibi yapması gerekir. Kalp yetmezliği nedeniyle vücutta sıvı tutulumu kilo almaya neden olabilir. Bunun tespit edilmesi halinde, doktorun vereceği idrar söktürücü ilaçlar devreye girebilir. Ayrıca hastalığın derecesine uygun olacak şekilde düzenli egzersiz programı uygulanmalıdır. Bu nefes darlığını azaltabilecek bir uygulamadır. Hastaların alkol ve sigara kullanma alışkanlıklarını terk etmesi gerekir. Diyetlerinde tuz alımı düşürülmeli, mümkünse tuz tamamen bırakılmalıdır. Tuz vücutta sıvı tutulumuna neden olduğundan, hastalığın kötüleşmesine neden olabilir. Bir diyetisyenin yardımıyla uygun bir diyet programı uygulanmalıdır. Doktora danışılmadan gelişi güzel ilaç kullanımından kaçınılmalı, günlük alınan sıvı miktarı takip edilmelidir.